Beklenmeyen Ağrı

Havanın güzel ve balkon kapısının açık olduğu bir sabah, bir yandan mutfakta kahvemi hazırlayıp bir yandan da müziğimi dinlerken ani gelen bir ağrı ile olduğum yere kıvrılıyorum. Kendime acı eşiğimin yüksek olmasına rağmen, bu hissettiğim ağrının normal olmadığını hayırlatıyorum. Nefes almamı dahi zorlaştıran bu ağrı ile o dakikalar da ne yapacağımı bilemiyorum. Sonra toparlanıyorum. Kalbim yerinden çıkacak gibi korkuyorum. Alelacele çantamı alıp evden çıkıyorum. Sakinim ama çok korkuyorum. Arabayı kullanırken zihnim hiç susmuyor. Ağrı bastırdıkça bastırıyor. Keşke taksi çağırsaydım, saati kontrol ediyorum. Arya yı okuldan almama epey var; yetişirim diyorum. Zihnimi susturuyorum. Sonra tekrar düşünmeye başlıyorum. Şu ahir ömrümde her şeyi kendim yapabilmeyi, yardım istemeden  hayatımı devam ettirmeyi marifet sayıyorum. Arkadaşlarımı aramak bile aklıma gelmiyor oysaki. Bunda biraz mükemmeliyetçi, genç bir kadın olarak tek başıma hayata tutunma gayretimin biraz da, yalnız başıma olmamın etkisi var tabii.

Günümüzde yaşamak ayağımızı gazdan çekmemize pek izin vermiyor gibi. Güçsüz görünürsek yitip gidecekmişiz sanki. İhtiyaç halinde olmak ne kadar korkutucu, endişe verici. Yani en azından benim için öyleymiş, şimdi daha iyi anlıyorum. Hatta bir adım öteye gidip, hayattan bunu talep etmeyi öğrenmeye çalışıyorum. Geçirdiğim operasyon sonrasında evde ve hastanede yattığım günler de sık sık bunları düşündüm. Sağlık söz konusu olunca insan biraz daha olgunlaşıyor sanki, kendine olan şefkat seviyen yükseliyor. Hareket halinde olamamak, kendi enerji katmanlarımı koruyabilmek, şu bi kaç gün zorlasa da beni neşem yerinde. Sakin, sade, dingin ama telaşsızım. Dışarıya kapanınca içime açılanlardanım ben. Her gün birkaç satır yazmaya devam ediyorum. Bu benim için nefes almak gibi. Ya da bir manzaraya bakıp onu gerçekten görmek, bir melodinin ritmini hissederek dinlemek gibi.

” Kendimi iyi hissetmenin değilse bile kötü hissetmemenin bir yolu olmalıydı, ölmedik ya ” demiş Mahir Ünsal Eriş. Ruh halimi hedeften vuracak daha isabetli bir cümle bulamazdım. Kahvem ve okunacak çok satırım var.

Evrim Onuk

Paylaş:

Şimdi Keşfedin!

Yazılarım

Yankı

Yağmur sesinden başka tüm seslerin kısıldığı, üzerime bir hırka giyerek vücudumu, birkaç satırla ruhumu, kahveyle içimi ısıttığım saatlerimdeyim. Etraf sessizleşince birde üstüne yağmur yağınca gerçekliğin

Yazılarım

Yeni Sabahlar

Herkes değerleri için bedeller ödüyor. Kırk iki yaşımın baharında bir gerçek netleşiyor. Değerler bedellere yeterli geldikçe devam ediyor. İnsan tabiatı gereği hayatı sürdürülebilir kılmaya meyilli.

L'Atelier SoHo