Hayatın yükselişleri olduğu kadar düşüşleri de vardır ya, geçen hafta bedenen harika bir düşüş yaşadım ben de. İyi düştüm bu sefer.
Böbreklerimi hissettim ilk defa. Belki de geçmişten kalan ne duygu kayıtlarım varsa böbreklerim onları temizleyerek döngümü tamamladı, bilmiyorum. Bildiğim tek şey bir sonraki ben için bunu yaşamam gerektiği ve bugün daha da şükür dolu olduğum. Hediyem ise gözüm tekrar açılmaya başladığında, temsili, gelen yeni renklerle, yeni düşüncelerle gelmekte olanların merakı. Hepsini kucakladım, kalktım. Öldürmediyse güçlendirmiştir diye şükrettim, şifa olmasını diledim. Yeniden gücünü bulan canım bedenim, biraz daha bilinçlendiğimize göre, hadi gidelim dedim.
İstanbul’a geldim. Hazır gelmişken Rida’nın eğitimine katıldım. Fotoğrafını gördüğünüz yer Gümüşsuyu İstanbul. Gün doğumuyla bu manzaranın içinde alıyorsun ilk derin nefesini. Doğanın dinginliğiyle dolduruyorsun içini. Rida’nın tınılarıyla açılıyor içeride kapılar, kapıların ardında daha önce hiç görmediğin odalar ve ışıklar.
Bir nefes daha alıyorsun, odanın içindesin. Bu sırada bir elim kalbimde, eşsiz bir doğa çevreliyor bizi. Etrafımızda ilk defa karşılaştığımız ama hep varlarmışçasına hissettiren birbirinden güzel kalpler. Gözler pırıl pırıl. Niyetler temiz. Kalpler bir. Şükrediyorum her fırsatta. Toprağı, gökyüzünü ve ışığını hissedebilmeye, yalnız kaldığımda kendimi tamamlayabilmeyi öğrenmeye, karşılaştığım her deneyimin bana getirdiği hediyelere, gözümü açtığımda çemberde gördüğüm her ana ve her nefesime.
Haftaya görüşmek üzere,
Evrim ONUK