Yeni yılın ertesi günü mucize olmayacağını bilsek de yeni yıla girerken yeni kararlar alıyor, niyetlerimizi belirliyor, hedefler koyuyoruz. Özünde kendimizden bir rica da bulunuyoruz aslında. Doğru şekilde alınan kararların hayatımıza çok yapıcı yönleri var. Yeni yılın gelişi ile geriye dönüp baktığımız da geçen yılı gözden geçirmek ve düşünmek için güzel bi fırsat. Neler öğrendim, neleri deneyimledim, zorluklar ile nasıl başa çıktım. Bu noktada yeni yıl için daha sembolik bir şey düşünemiyorum. Bazen durup uzaktan bakma anları veriyorum kendime neredeyim, nereye doğru gidiyorum hem teşekkür edip hem de gitmek istediğim yolların, niyetlerini ortaya koyuyorum.
Bu niyet ve motivasyon ile yeni yıl sonrası ilk seyahat planlamamı yaptım. Bir katman daha derinden, biraz daha genişten. Uçak biletimi aldım, otel rezervasyonumu yaptım. Gezip göreceğim tüm yerlerin hazırlığını yapıyorum. Yine tek başıma kendimle Solo Travel seyahatime çıkıyorum. Gideceğim şehir ile ilgili İçimde tarif edemediğim bir huzur ve çokça neşe var. İçim kıpır kıpır. Bazı yerler insanın ruhuyla bağlantı kuruyor. Yaşam yaşanmayı bekliyor. Sabahları içtiğim Ristretto Italiano kahvemi bu kez yerinde içmeye; sanatın, edebiyatın, mimarinin, tarihin en derin yerine Roma’ya gidiyorum. Kalbimde ki heyecan, bedenimde ki enerji öyle tarif edilemez ki. Bu zamana kadar okuduğum kitapların sayfaların da yaşadım Roma sokaklarını. Böylesine sevilecek bu dünya “Yaşadım” diyebilmek için, bu yıl kendime armağanım.
Evrim Onuk